Özel İAOSB Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen Kariyer Günleri kapsamında duayen sanayici ve siyaset adamı Kemal Baysak, yaşamı boyunca edindiği tecrübe ve birikimlerini paylaştı. Kendisinin de Mithatpaşa Meslek Lisesi’nden mezun olduğunu hatırlatan Baysak, başarının ancak yılmadan, büyük bir özveri ile çalışarak elde edilebileceğini vurguladı.
Mithatpaşa Meslek Lisesi demircilik bölümünden mezun olan Baysak, ilkokul üçüncü sınıftan bu yana yaz tatillerinde ‘staj’ niteliğinde iş yerlerinde çalışmasının, iş hayatına atıldığında kendine büyük avantajlar kazandırdığını söyledi. Baysak, öğrencilere küçük bir nasihatle başlayarak günümüze uzanan sanayi yolculuğunu aktarmayı sürdürdü:
“Gelişmek, yükselmek , üretmek ve ülkeye daha fazla yararlı olmak için serbest mesleği seçmenizi tavsiye ederim. Çünkü serbest meslekte çok çalışmanız gerekiyor. Kendi alanınızda birçok rakibiniz olacağı için fark yaratmaya çalışacak ve hep daha iyisi için mücadele edeceksiniz. 1951’de Mithatpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İzmir’de çeşitli atölyelerde çalıştım. Ancak ilkokul 3., 4. ve 5. sınıfın yaz aylarında çalıştığım atölyelerde yaptığım işler, lise de eğitime başladığım zaman teknik açıdan olmasa da mesleki olarak beni lise 4. sınıf seviyesine getirdi. O dönemlerde stajlarımızı okullarda yapıyorduk. Çünkü okuldaki makineler birçok işyerinde yoktu. Hatta birçok firma işlerini Mithatpaşa Lisesi’ndeki makinelerde yaptırırdı. Ancak 1960’lardan sonra iş hayatında makineleşme yeni teknolojiye uygun olarak başladı. Evet teknoloji günümüzde çok ilerledi ve insan gücüne dayalı birçok alanda kendine yer buldu. Belki ileride üretimi de robotlar yapacak ancak unutmayınız ki o robotu yapmak için yine insana ihtiyaç olacak. Dolayısıyla teknolojinin sizin gibi eğitim almış insanlara ihtiyacı var. Bilim, ilim elbette çok önemli ancak sosyal açıdan kültürel hayatla ve çevremizde olup-biten olaylarla da ilgilenmemiz lazım. Böylece her meslekten, her zihniyetten ve her yapıdan insanla tanışırsınız. Sakın ola ki, ‘Ben her şeyi biliyorum, ben akıllıyım’ deyip kendinizi geliştirmekten geri kalmayın. Her şeyi bilebilirsiniz ama karşınızdaki insanın sizden daha eğitimli, daha bilgili olabileceğini de sakın unutmayın. Politikayla da uğraşın. Bunun dışında kalamazsınız. Düşüncenizle örtüşen herhangi bir siyasi partiye üye olabilirsiniz. Sporla da uğraşmayı ihmal etmeyin. Ben Karşıyaka Belediye Başkanlığı görevini de yürüttüm, Bosna Hersek’in Fahri Başkonsolosu da oldum, dağcılık sporu ile de ilgilendim. Unutmamanız gereken bir diğer konu da mesleğinizle alakalı kuruluşlara üye olmanız… Bu, meslek hayatınızda çalışma arkadaşlarınızın çemberini büyütmesine yardımcı olur. Okumayı asla bırakmayın. Sözünüzün eri olun, size zararı dokunacak olsa bile verdiğiniz sözlere muhakkak uyun. İş hayatına atıldığım zaman 22 yaşındaydım. Mithatpaşa Lisesi’nden bir öğretmenim, işten ayrılarak kendi atölyesini kurmuştu. Ben de bu sırada başka bir yerde çalışıyordum ve haftada 40 lira alıyordum. Bizi uzun yıllar eğiten ve bize mesleği öğreten öğretmenimiz çalıştığım yere geldi ve ‘Kemal ben askere gidiyorum, döndükten sonra açtığım atölyede devam edeceğim. Öğretmenliği bıraktım ve bu iş yerini sana emanet etmek istiyorum’ dedi. Bunun üzerine daha az maaş alacak olmama rağmen hemen çalıştığım yere giderek, 1 ay sonra işten ayrılarak öğretmenimin atölyesinde çalışacağımı söyledim. Onlarla da o kadar iyi bir şekilde ayrıldık ki bugünlere gelmemde çok büyük bir rol oynadılar ilerleyen yıllarda... Atölyede sabah 8’de işe başlıyordum, akşam 19 oluyordu saat, geriye dönüp baktığım zaman, makine ve alet yetersizliğinden dolayı çıkardığım işin beni tatmin etmediğini görüyordum ve gece saat 12’lere kadar çalışıyordum. O saatten sonra eve gitmiyor, yağlı talaşların üstünde yatıyorduk, sabah yine işe başlıyorduk. Bu süre zarfında yalnız başına işi idare etmek konusunda tecrübe kazandık. Öğretmenim askerlikten döndükten sonra 15 Mayıs 1954 yılında, kendisine 1 ay sonra ayrılarak kendi işimi kurmak istediğimi söyledim. Mithatpaşa Lisesi’nden arkadaşım Cemal Tercan’la, ki kendisi Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı, aynı zamanda geçmiş dönem İzmir Milletvekili oldu ilerleyen yıllarda, ortak 12 metrekarelik bir dükkan açtık. İçinde hiç aletimiz olmadığı için ilk çalıştığım atölyenin sahibine giderek, ‘geceleri makinenizi biz kullanabilir miyiz’ dedik. Kendisi de sağ olsun izin verdi ve 1 Temmuz 1954 tarihinde bugünlere bizi getiren ilk adımı böylece atmış olduk. İlk işyerimden çıkarken kapıyı olumsuz bir şekilde kapatmadan çıktığım için, gün geldi ihtiyacım olduğunda o kapı bana yeniden açıldı. 83 yaşındayım, her sabah 7’ye çeyrek kala evden çıkar, 7’yi çeyrek geçe işte olurum.”