Rekabetin sonucunu belirleyen ve firmaların ayakta durmasını sağlayan, günümüzün en popüler kavramları arasında yer alan inovasyon, İAOSB’de masaya yatırıldı. Yaşar Üniversitesi Stratejik Planlama Koordinatörü Selçuk Karaata’nınmoderatörlüğünde düzenlenen İAOSB İnovasyonPaneli’ninkonuşmacıları, Vestel Ar-Ge Bölüm Müdürü Metin Nil ve Bosch Ar-Ge Direktörü Adil Okumuşoğlu, firmalarındakiAr-Ge ve inovasyon kültürüne ilişkin birbirinden değerli birikimlerini katılımcılarla paylaştılar.
Atatürk Toplantı Salonu’nda düzenlenen ve Bölge katılımcıları ile çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği panelde firmalarında yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren panelistler, İK süreçlerine de değindiler. Vestel Ar-Ge Müdürü Metin Nil, müşterilerin dinamiklerini ve psikolojisini anlayarak ürüne dönüştürecek şeylerin ancakAr-Ge çalışmaları ile gerçekleştirilebileceğine dikkat çekerken, Bosch Ar-Ge Direktörü Adil Okumuşoğlu da Ar-Ge ve inovasyon fikirlerinin gelebileceği her kapının kendilerine açık olduğunu vurgulayarak, firmalarında her çalışanın fikrinin kendileri için çok değerli olduğunu söyledi. Bosch’un Türkiye’deki 4 Ar-Ge Merkezi’nde toplam 540 çalışanın hizmet verdiğini vurgulayan Okumuşoğlu, “Teknolojiyi getirebilirsiniz ama onu anlayacak, geliştirebilecek bir çalışanınız yoksa o yatırım bir işe yaramaz. Bunun en önemli ayırımını da İnsan Kaynakları Birimi işe alım sürecinde yapıyor ve yeniliklere hazır, inisiyatif alabilen, çözüm odaklı, araştırma isteği yüksek takım arkadaşlarını bünyemize kazandırmaya çalışıyor. İşe girdikten sonra da kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleyecek eğitimlere devam ediyoruz” dedi.
İnovasyon başarılarında ödüllendirmenin ve teşvik etmenin önemine değinen Metin Nil deyılda bir defa yaptıkları performans değerlendirmesi ile takım arkadaşlarının katma değerlerini artırarak durağan potansiyellerini harekete geçirdiklerini söyledi. Kendilerinin de bu sonuçlar doğrultusunda maddi-manevi ödül sistemini uyguladıklarını bildiren Nil, mühendis çalışanları teknik ve yönetimsel olarak iki farklı alana yönlendirdiklerini açıkladı. Nil, “Juniorengineer(yeni başlayan mühendis) olarak işe başlayan Ar-Ge personelimizi, hizmetinin üçüncü yılından itibaren yol ayrımına sokuyoruz. Teknik ya da yönetici takımından birini seçmesi için ona yol çizerek, kariyerlerine ilişkin belirsizliği ortadan kaldırıyoruz.İleride karşımıza gelecek olan olası teknik problemlerin ve bizleri bekleyecek olan teknolojilerin araştırmasını teknik grubumuz üstlenirken, yönetici ekibimizVestel Academy’nin öncüsü olarak hizmet veriyor. Vestel içinde yüksek lisans ve doktora programlarımızı kendi içimizde yapıyoruz. Ders ve tez konularını kurum içinde gerçekleştiriyoruz. Geleceğin yöneticilerini eğittiğimiz bir program var. Tüm bunlar güçlü İK yapımızı oluşturmuş durumda. Ar-Ge personeli yaş ortalamamız 29 civarında. Genç bir kadro ile 350’den fazla müşterimize hizmet veriyoruz” diye konuştu.
Adil Okumuşoğlu da performans değerlendirmesinin çalışanların mesleki gelişim sürecinde önemli bir araç olduğuna dikkat çekerek, “Performans değerlendirmesi, elemanın hangi alanda kendini geliştirmesi ya da hangi alanlarda güçlüyse bunu pekiştirmesi adına bize önemli sonuçlar veriyor. Ara geri bildirimler de bizim için çok önemli ki 1 yıl kaybetmeyelim. Ar-Ge’de iyileştirme önerileri sistematiğimiz var. Tüm çalışanlarımıza açık bu sistem… Getirisi olan önerilerin yüzde 5’ini çalışana ödeyerek onları teşvik ediyoruz. Patent başvurusu yapanlara patentleri kabul edilse de edilmese de teşvik veriyoruz. Kendi alanları ile ilgili yüksek lisans yapmak istiyorlarsa bunu da destekliyoruz.Türkiye, Bosch’un yatırım anlamında cazibe merkezi olarak konumlandırıldı. ‘İnovasyon açısından daha büyük adımlar atalım, farklı bir tasarımla yol alalım’ demeseydik böyle bir adım atılmamış olacaktı. Devamının gelmesi için çalışanlarımız daha motive olmuş şekilde projelerini sürdürüyorlar” dedi.
Vestel’in inovasyon süreci hakkında bilgi veren Metin Nil de öncelikle kısa-orta ve uzun vadeli strateji belirlediklerini söyledi. Tüm çalışanlarının fikirlerini SWOT analizi ile sonuca bağladıklarını ifade eden Nil, “Türkiye’de şirketler olarak çok zengin değiliz. Sınırsız kaynaklarımız yok. Bizim en büyük rakibimiz olan Samsung, dünyanın yüzde 40-45 pazar payına sahip. Bu rakam LG ile birleşince yüzde 60’lara ulaşıyor. Avrupa’da biz Vestel olarak ikinciyiz. Samsungyıllık 180 milyar dolar ciro yapıyor ve bunun yaklaşık 15 milyar dolarını Ar-Ge’ye ayırıyor. Dünyada 45 bin Ar-Ge mühendisi var. 2 bin 300’ü doktora ve üstüne sahip. Ben bu rakibe karşı çalışanlarımla beraber rekabet etmek zorundayım. Türkiye’de 10 şirketi toplasak o ciroya yaklaşamıyoruz. İşgücü kaynağımıza, parasal kaynağa ve altyapımıza göre kendimize özgü bir şeyler yapmamız lazım rekabet edebilmek için. Bunun farkında olmayan bir gençlik varsa ileriyi kötü günler bekliyor demektir. Stratejik yaklaşımda her alana girmek zorunda değiliz. Odaklandığımız noktada en iyisi olmak için çalışalım. Üniversitelere eğitim ve kamu kurumlarına gidelim. Neyi, nasıl yapabilirizi konuşalım. Herkesi bu oyuna katarsak başarılı olabiliriz” diye konuştu.