İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi seminerleri kapsamında düzenlenen “Mali Af ve Varlık Barışı” konulu toplantı, Yeminli Mali Müşavir Tayfun Şenol’ un moderatörlüğünde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mali Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Keramettin Tezcan, Pamukkale Üniversitesi Mali Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz ve İzmir Çiğli Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü Berna Gökcen Ayan’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Toplantıda Bölge katılımcıları ve çalışanlarına “Amme alacaklarının yeniden yapılandırılması, matrah ve vergi artırımı, varlık barışı ve SGK alacaklarının yeniden yapılandırılması” konularında detaylı bilgiler aktarıldı.
Alacakların yapılandırılması ve matrah artırımı, borçların yapılandırılması ve ödeme koşulları hakkında bilgi veren Pamukkale Üniversitesi Mali Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz, Türkiye’de vergi baskısının yoğun bir şekilde hissedildiğine dikkat çekerek, fert başına düşen vergi gelirinin birçok ülkeye oranla daha düşük olduğunu söyledi. Bu bağlamda 6736 sayılı kanun uyarınca yapılan vergi affına değinen Öz, söz konusu kanunun geçmiş dönemlere göre daha kapsamlı olduğunu bildirdi. Öz, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Affın teorik ve bilimsel anlamda gerekçeleri var. Aslında affa bilimsel açıdan bakarsak Paternalist bir devlet anlayışına dayandığını görürüz. Paternalizm, ‘ben sizin için en iyisini düşünürüm’ diyen devlet anlayışıdır. Fakat Paternalist bir devletin, borcunu düzenli ödeyen fertlerini de düşünmesi gerekiyor. Yatırımların ve istihdamın arttırılması, üretimin teşvik edilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi genel gerekçelerle af getiriliyor. 6736 sayılı Kanunun içerisinde varlık barışı, matrah artırımı, stok kasa düzeltmesi konularında çeşitli düzenlenmeler var. Yeni kanunda gecikmiş vergi borçları için maliyenin faizi yerine üretici fiyatları endeksi faizi dikkate alınacak.
Ayrıca matrah artırımı diye bir hak getirilmiş. ‘İlgili yıllardaki oranlar ve asgari matrah artırımı tutarından düşük olmamak üzere artırmayı kabul ederseniz sizi incelemeyeceğim’ diyor kanun. ‘Sizin söylediğiniz beyanla yetinerek seninle barışmış, borcunu yapılandırmış, o defteri kapatmış ve aramızda yeni bir beyaz sayfa açmış olacağım’ diye söz veriyor. Biz ne zaman ki kanun devleti değil de hukuk devletinin bize ön gördüğü şeffaf anlayışını benimseyip kayıtlarımıza da o şekilde aktarırız, ne zaman ki kayıt dışı ortadan kalkar, fert başına düşen gelir dağılımı itibariyle adil dağılır, o zaman daha az muhasebe rahatsızlıkları hissetmiş oluruz.”
Vergi artırımı konusuna değinen İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mali Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Keramettin Tezcan da gelir vergisi mükellefi gerçek kişilerin matrah artırımından faydalanabileceklerini söyledi. Aynı gerçek kişilerin gerçek usulde vergi mükellefi olmadan da çeşitli şekilde elde ettiği gelirleri beyan edebileceğine dikkat çeken Tezcan, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Burada kanun, ‘eğer serbest meslek erbabı işletme hesabı esasına göre kazancı tespit eden ve bilanço esasına göre kazancı tespit edenler bu faaliyetlerinden dolayı matrah artırımında bulunulurlarsa, diğer gelirlerinden dolayı da matrah artırımında bulunmuş sayılırlar’ diyor. Kasayla ilgili konuda biraz bilanço maskelemesi konusunu gündeme getirmek istiyorum. Zaman zaman stoklarla ilgili işte sıkıntılar yaşanıyor. Bir kısım stoklar fiili durumlarda var ama kayıtlarda yok, bir kısım demirbaş, makine, teçhizat kayıtlarda yok, fiili durumda var... Öncelikle işletmede yer aldığı halde kayıtlarda bulunmayanlara bakacak olursak, işletme sahibi emtiayı bedelleri üzerinden tespit edemiyorsa bağlı olduğu odalar ve teşekküllerce yapılacak tespitler üzerinden bunların kayıtlarını alabilir, ancak bunların kayıtlarını alırken yüzde 18 KDV’li bir malı makine ve teçhizatı kayıtlarını alıyorsa yüzde 10 KDV bunun için hesaplanır. Stok affıyla demirbaş kayıtlarının düzeltilmesi bilançoyu farklı etkiler. Stok beyan ettiğiniz zaman beyan ettiğiniz stok tutarı sizin bilançonuzdaki öz varlığınızı artırır.
Bir de bazı varlıkların ekonomiye kazandırılmasına değinmek istiyorum; burada deniliyor ki; ‘eğer yabancı ülkede var olan para, altın, döviz, menkul kıymet veya diğer sermaye araçlarını 31 Aralık 2016 tarihine kadar herhangi bir zamanda parça parça Türkiye’ye getirirsen bunlar kayıtlara girmeyebilir. Firmalarınız varsa bunlara kayıt alabilirsiniz. Kayıtlara aldığınız zaman bunları karşılıklı bir fon hesabında tutabilirsiniz. Karşılığında tuttuğunuz fon hesabını herhangi bir gün canınız istediğiniz zaman dışarı çıkarabilirsiniz, tasfiye döneminde dışarı çıkarabilirsiniz, sermaye ilave edebilirsiniz’”
Çiğli Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü Sayın Berna Gökçen Ayan da söz konusu mali af yapılandırmasının 6111 ve 6552 gibi diğer tüm sigorta primlerini de kapsayan bir yapılandırma olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı. Özellikle sahte sigortalılık ya da başka nedenlerle yersiz alınan aylıklar ve bunun sonucu oluşan sağlık ödemelerine ilişkin borçların 6111 sayılı Kanun’da yapılandırıldığını hatırlatan Ayan, “Burada tek istisna Bağ Kur sigortalılarımız. Eskiden primlerine göre ihya yapabiliyorlardı ancak 2016’nın son döneminde yapılan bir değişiklikle artık bu borçlanmalar, ihyanın canlandırılması, borçlanma gibi düzenlendi. Normal cari ay primleri tespit edilirken zamanında ödenmezse, burada gecikme zammı gibi gecikme faizinden vazgeçiyoruz TEFE ve TÜFE uygulanıyor. Özellikle eski borçlarda önemli bir indirim söz konusudur. 1999 yılından önce fer’i alacaklarımız ve hala kalan faiz alacaklarımız var. Bu alacaklarımızın da yüzde 40’ından vazgeçiyoruz.
Bir de af, genel sağlık sigortası prim borçlarında sağlanmıştır. Öncelikle genel sağlık sigortasını peşin veya 12 taksitte öderseniz ikisinde de gecikme zammı ve gecikme faizlerinden vazgeçiyoruz, TEFE-TÜFE de uygulamıyoruz. Sağlanan haklardan biri de eğer Bağ-Kur’luların, prim borcu var ise ve yapılandırırlar ise ve bu yapılandırmaların düzenli ilk taksidini öderlerse kendileri ve bakmakla hükümlü olduğu kişi ya da kişiler sağlık haklarından faydalanabilecekler. Bir de bir teşvik geldi Bağ Kur sigortalılarına 1 Ekim 2016 tarihinden itibaren eğer primlerini düzenli öderlerse aynı işverenler gibi 5 puanlık bir indirimden faydalanacaklar” ifadelerinde bulundu.