İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Adres: M. Kemal Atatürk Bulvarı No : 42 35620 Çiğli / İZMİR

Telefon::(232) 376 71 76
Faks::(232) 376 71 00

Harita

Bilirkişilerin Ağzından Sanayi 4.0

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Vizyon Günleri kapsamında düzenlenen Sanayi 4.0 Dönüşümü ve İnsan konulu seminer; Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon ABD Başkanı Prof. Dr. Jülide Kesken ve Siemens Türkiye İcra Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy’un katılımı ile düzenlendi. Özel İAOSB Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin konferans salonunda500 kişiye seslenen konuklar; Sanayi 4.0’dainsan faktörünün yeri ve önemi, Sanayi 4.0 ile birlikte üretim sistemlerinde gerçekleşecek dönüşümler ve Türkiye’nin bu gelişim sürecindeki yeri ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar.
 
Endüstrileşmenin tarihi hakkında bilgi vererek sözlerine başlayan Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon ABD Başkanı Prof. Dr. Jülide Kesken, buharın itici gücünün keşfedilmesi ile başlayan endüstrileşmenin, elektrikle ve içten yanmalı motorların kullanımı ile seri üretime geçilerek gelişimini sürdürdüğünü söyledi. 1970’lerden itibaren otomasyon sistemine geçilerek sanayileşmede üçüncü devrimin yaşandığını hatırlatan Kesken, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Bugün sanayide 4.0’ı konuşuyoruz. Aslında bütün bu değişimler,üretim ve yaşam biçimimizi de değiştiriyor. Biz dijitalleşmedeyken basit inovasyonlar yaparak farklı şeyler başardığımızı düşünüyorduk. Ama 4.0’ı konuştuğumuzda basit inovasyonun işimize yaramadığını göreceğiz.Artık hiper-küreselleşmeyikonuşuyoruz. Bundan sonra kendi kendine organize olan sistemlerden bahsedeceğiz ve bu takımlara birde insan olmayan ama farklı koşullara göre karar verebilen yeni elemanları almaya başlayacağız. Sanayi 4.0; işlerin yapılış tarzını ve meslekleri ciddi anlamda değiştirecek. Bundan sonra alışa geldiğimiz meslekler ve pozisyonlar da günden güne azalacak gibi görünüyor. Burada uygulamacılarikiye bölünmüş gibi duruyor. Otonom-otomasyon fikrini savunan bir kısım,‘öyle bir yaklaşımımız olmalı ki teknolojiyi öncüllemeliyiz ve teknoloji odaklı bir insan yaklaşımıyla bu işi çözmeliyiz’ diyor. Bir grup da diyor ki;‘insan odaklı bir otomasyon çok daha uygun olur’. Ancak bu tercihlerden birini yaptığımızda, yönetimle ilgili görevlerde de değişim yaşandığını göreceğiz. Örneğin İnsan Kaynakları yerine “İnsan Faktörü Uzmanı” unvanı ciddi olarak konuşulmaya başlandı. Liderlik ve yöneticilik yapma işi bambaşka bir noktaya gidiyor. Yönetim işi çok farklılaşacak ve çok da dikkate almadığımız stratejik yönetim meselesi çok ciddi bir şekilde ısıtılıp önümüze gelecek. Mutlaka bir Sanayi4.0 etki analizi yapılması ve endüstriyel devrimlerin toplum ve üretim biçimini değiştirmesi nedeniyle nasıl yönetileceğinin tartışılabiliyor olması gerekiyor.”
 
Sanayi, rekabetle çağ atlıyor
 
Siemens Türkiye İcra Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy da konuşmasına geçmişten günümüze sanayi devrimlerinin çığır atlamasına neden olan gelişmeler hakkında bilgi vererek başladı. Su buharının keşfiyle insanlık tarihinin ilk kez tarım çağından makine çağına geçtiğini vurgulayan Ersoy, 1784 yılında İngiltere’de su buharıyla çalışan makinelerin yapılmasının ardından kas gücünün yerini artık tezgahların aldığını söyledi. Söz konusu gelişmelerin ardından köyden kente göç akımlarının başladığına dikkat çeken Ersoy, 100 yıllık bir devinimin ardından 1870’lerde elektriğin devreye girmesi ile motor hatlarının, dolayısıyla seri üretimin şekillenmeye başladığını bildirdi. Seri üretim sayesinde endüstriyel ürünlerin geçmişte olmadığı kadar ucuzladığını, dolayısıyla ürünlere taleplerin artmaya başladığını vurgulayan Ersoy, bu gelişmelerin ardından dünyanın dört bir yanında fabrikaların kurulmaya başladığını söyledi. 1970’lere gelindiğinde ise sanayiye elektronik devrelerin girdiğini hatırlatan Ersoy, böylelikle otomasyon çağının endüstriye yeni bir çağ atlattığına dikkat çekti. Günümüzde son teknolojiler ve sistemler ile üretim yapılmasına rağmen sanayide yeni bir devinim için uğraşılmasının nedenlerini sorgulayan Ersoy, şunları söyledi:
 
“Bugün Sanayi 4.0’ı çok ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğumuz için konuşuyoruz. 2006 yılında Avrupa Birliğiülkeleri 550 milyar Euro’luk üretim yaparken, 2011 yılına geldiğinde bu rakamı ancak 620’ye çıkartabilmişler. Hâlbuki Çin tek başına aynı zaman dilimi içerisinde 170 milyar Euro’lardan 580 milyar Euro’lara yükselmiş. Amerika 280 milyar Euro’da kalmış,  Almanya ise 190 milyar Euro’lardan 220 milyar Euro’lara ancak gelebilmiş. Biz, ekonomik olarak Batı’ya entegreyiz. Dünyanın en büyük ekonomilerinden olma gerekçelerimizin başında da bu geliyor.Sanayi 4.0 ile ucuz iş gücü avantajını kaybetme tehdidiyle karşı karşıya olduğumuz için bu durum Batı ülkelerinden daha çok bizim ülkemize tehdit oluşturuyor. Doğu, krallığı geçtiğimiz yıllarda kaptı. Batı veya biz buna razı olur muyuz?Tabi ki olmayız. O yüzden mücadele etmemiz lazım. Nasıl mücadele edeceğiz? Batı diyor ki ‘üç konuya konsantre oldum. Bu üç konuya konsantreolduğunda hayallerini gerçekleştirebilirsen tekrar krallığını geri alacaksın. Öncelikle inovasyon sürecininproaktif sürelerini öylesine kısaltmalıyım ki yeni ürünleri pazara sunarken Doğu beni takip edemeden bir sonraki ürünümü sunayım. Bunu da üst üste yapayım ki Doğu bana yetişemesin’. İkincisi esnek hatlar… Doğu, hattı kuruyor, karşısına insanları oturtuyor ve aynı üründen 1 milyon tane üretiyor. Böylece global pazarlarda avantaj sağlıyor. Bunun üzerine Batı da,‘benim bunun tam tersini yapmam, esnek hatlar üretmem lazım. Yani müşteriden gelen farklı taleplere anında yanıt verebilmem gerekiyor’ diyor. Son olarak ‘daha az harcayarak daha fazla üretmeliyim’ diyor. Dolayısıyla Çin’den daha ucuza üretmenin yolunu artık biliyoruz. Nedir bunun yolu? İnsanı sistemden çekmektir... İnsanı sistemden çekince sistem geçmişte olmadığı kadar mükemmel çalışacak ve eş zamanlı olarak maliyet çok daha ucuzlayacak.”
 
Ne gibi değişimler yaşanacak
 
Sanayi 4.0 kavramının ilk defa 2014 yılı Nisan ayında resmi olarak konuşulmaya başlandığı bilgisini veren Ersoy, 2015 yılı Şubat ayında İstanbul’da düzenledikleri basın toplantısı ile Türkiye’ye ‘Sanayi 4.0’ı kaçırmayalım’ çağrısı yaptıklarını söyledi.
 
Otomasyona geçen işletmelerin sanayi 3.0 çerçevesinde üretim yaptıklarına dikkat çeken Ersoy, 4.0’ı yakalamak isteyenlerin yapması gerekenler ve yaşanacak değişimlerle ilgili şu bilgileri verdi:
 
“Fiziksel dünyayı uzun zamandır siber dünyadan ayrı değerlendirmek mümkün değil. Siber dünyanın temeli fiziksel dünyaya dayanırken, fiziksel dünyanın sınırları siber dünya ile genişliyor. Bu iki dünyanın bir araya geldiği siber-fiziksel sistemler ise iki önemli unsurdan oluşuyor; ‘birbirleri ile internet üzerinden ve atanmış bir internet ile haberleşen nesne ve sistemlerin oluşturduğu ağ, gerçek dünyadaki nesnelerin ve davranışların bilgisayar ortamında simülasyonuyla ortaya çıkan sanal ortam… Nesnelerin interneti ile birlikte çok geniş bir iletişim ağı yaratan ve böylece gerçek ve sanal dünyalar arasındaki sınırı kaldırmaya yönelen siber-fiziksel sistemler, Sanayi 4.0’ın temelindeki güçlerden birini oluşturuyor. Sanayi 4.0 tabanlı üretim süreçleri, sistemlerin çeşitli arayüzler üzerinden farklı ağlara bağlanıp farklı servislerle iletişim kurmasını esas alıyor. Yani siber-fiziksel sistemler ile Sanayi 4.0; bugün hayal bile edemediğimiz çözümlerin üretilmesi, kaynak kullanımının iyileştirilmesi, verimliliğin arttırılması anlamında gelecek vaat ediyor. Basit bir örnek verecek olursak; üç boyutlu ortamda inovasyonumuzun ve dizaynımızın optimizasyonunu yapacağız. Baktık ki sonuç istediğimiz gibi, işte o zaman ürünümüzü dünyaya yaymaya başlayacağız. Daha hızlı inovasyon daha hızlı prototiptir...
 
Sanayi 4.0’ın bir sonraki teknolojisiYatay ve Dikey Entegrasyon’dur. Yatay entegrasyon, üretim ve planlama sürecindeki her bir adımın kendi arasında, ayrıca farklı işletmelerin üretim ve planlama süreçlerindeki adımlar arasında kesintisiz bir akış sağlamak anlamına geliyor. Kısacası yatay entegrasyon bütünleşik ve uçtan-uca sistemler kuruyor. Dikey entegrasyon ise tüm süreçlerde kullanılan teknolojik altyapıda kesintisiz bir iletişim ve akış sağlamak anlamına geliyor. Yatay ve Dikey Entegrasyonun gerçekleştirildiği Sanayi 4.0 sayesinde üretim süreçlerindeki değişikliklere ve sorunlar hızla karşılık verilebiliyor, müşteriye özel ve kişiselleştirilmiş üretim kolaylaşıyor, kaynak verimliliği artırılıyor, küresel tedarik zincirinde optimizasyon elde ediliyor. Aslında yapılan her bir sanayi devrimi, üretimi kol gücünden beyin gücüne doğru bir adım daha yaklaştırıyor diyebiliriz. İnsanı sistemden çekmek kötü bir durum değil, çünkü bugün mavi yakalı kardeşlerimizin hayatları boyunca vidayı aynı şekilde sıkmalarını beklemek yanlış olur. İnsanoğlu bunun için yaratılmadı. 4.0, ‘ben artık kas gücü istemiyorum, onun yerine senin en değerli yerin olan beynini istiyorum’ diyor. Çünkü çok daha az harcayarak çok daha fazla üretmeyi gerçekleştirebiliyorsunuz. Yani 4.0 bize çok daha az gezegen kullanarak, çok daha fazla üretme şansını sunuyor. Tüm bunlarla birlikte nesnelerin interneti de yeni sanayi açılımıyla birlikte gelecek olan yenilikler arasında yer alıyor. Nesneler arasındaki etkileşimi ürettiği veriler endüstriyel süreçleri çok daha kontrollü şekilde yürütebilmemizi, daha detaylı analizler yapabilmemizi, çok daha dinamik ve etkin kararlar alabilmemizi sağlayacak. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti olarak da adlandırılan bu yapı sayesinde akıllı fabrikalar daha da akıllı hale gelecek. Böylece pek çok farklı ve karmaşık yapıda ürün, daha kısa sürede ve optimum kalitede üretilebilecek.
 
Otomasyon dediğimizde akla ilk gelen sözcüklerden biri de robotlar ya da robotik teknolojilerdir. Dolayısıyla robot teknolojileri, Sanayi 4.0’ın etkisini arttırmak açısından gelecek vaat ediyor. Örneğin akıllı fabrikalarda robotlar birbirini tanıyarak, iş bölümü yapıp haberleşerek, analizler yaparak, değişikliklere daha hızlı uyum sağlayıp, üretimi yönetir hale gelecekler. Kobot diye adlandırılan robotlar insandan öğrenip insana öğretecek ve daha sonra diğer robot arkadaşına öğrendiklerini aktaracak. Tüm bunlarla birlikte Büyük Veri ve Veri Analitiği dünyamızı girdi. Teknolojik gelişmelerin bilgi teknolojileri dünyasına kazandırdığı en önemli iki kavram ‘Büyük Veri’ ve ‘Analitik’ oldu. Günden güne sisteme bağlanan cihaz sayısı, dolayısıyla elde edilen veri miktarı artıyor. Büyük miktarlı verilerin güvenli sistemler üzerinde tutulup analiz edilerek anlamlı bilgilere dönüştürülmesi sayesinde, özellikle işletmeler değerli bilgiler edinmeye başlıyor. Oluşabilecek hatalar öngörülüp önlem alınabilirken, fırsatlar da önceden fark edilip hızla eyleme geçilebiliyor. Bir de ‘Bulut Bilişim’ var ki; bu sayede kullanıcılar işletme için gerekli uygulamaları tesis içindeki bilgisayarlarda ya da veri merkezlerinde tutmak yerine, servis sağlayıcıdaki bilgisayarlar aracılığıyla internet üzerinden istedikleri anda kullanabiliyorlar. Böylece daha esnek, ve çevik veri yönetimi elde ediliyor. Sanayi 4.0’dan bahsederken akla gelen ilk sözcüklerden birisi de simülasyon, yani sanal gerçeklik oluyor. ‘Sanal Gerçeklik’ sayesinde bir fabrikanın ne kadar verimli çalışacağını görmek için fabrikanın fiziksel olarak kurulmasını beklemeye gerek kalmıyor. Sanayi 4.0 çerçevesinde fabrika sanal ortamda kuruluyor, çalıştırılarak analiz ediliyor. Yalnızca fabrikayı değil, tüm üretim süreçleri ya da makineler de incelenerek detaylandırılabiliyor. Sanal ortamlar, uzaktan erişim imkanları, bulut üzerinde saklanan veriler gibi tüm bu aktardığımız bilgiler doğrultusunda güvenliğin de en üst seviyeye çıkartılması gerektiği ile karşı karşıya kalıyoruz. Sanayi 4.0 hem siber güvenlik ortamları sağlama hem de siber güvenlikten yararlanma anlamında çok önemli bir noktada duruyor. Sanayi 4.0’da verilerin sadece yetkili kişilere açık olması, veri kaynaklarının ve bütünlüğünün doğrulamasının yapılabilmesi önem kazanıyor. Bu kapsamda Sanayi 4.0, hem güvenliği geliştirmeye hem de güvenlikten güç alarak gelişmeye devam ediyor.”
 
Sonbaharda yol haritamız belli oluyor
 
Son olarak Türkiye’nin Sanayi 4.0 yolunda hızla ilerleyebilmesi için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Ersoy, 1 yıl önce dile getirdikleri Türkiye Sanayi 4.0 Platformu kurulmasına ilişkin çağrıların, 2016’da yanıt bulduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle noktaladı:
 
“Bize bu yaz ayında ve sonbaharda uyku yok. Çok çalışacağız. Eğer herkes üzerine düşen sorumluluğu layığı ile yerine getirirse, 2017 sonbaharında ülkemizin Sanayi 4.0’daki yol haritası açıklanacak. Bunu açıkladığımızda Almanya’dan sadece 4,5 yıl geride kalmış olacağız. Bir şeylere daha hızlı adapte oluyor, kendimizi daha çabuk yeniliyoruz. Hiçbir şey için geç değil.” 

Diğerleri

İAOSB Yerleşim PlanıİAOSB MedyaİAOSB Haber DergisiİAOSB Tanıtım FilmiİAOSB Dosya İndir