Çiğli Toplum Sağlığı Merkezi ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi işbirliğinde Bölge’de çalışan kadınlara yönelik düzenlenen smear testi ile ‘göğüs, rahim ve bağırsak kanserine’ ilişkin bilgilendirme toplantısı Bölge Müdürlüğü Binası’nda gerçekleştirildi.
Çiğli Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Sinem Kemer ve ekibi tarafından düzenlenen toplantıda söz konusu kanser çeşitlerinin nedenleri, tespiti ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verildi.
Kemer, Toplum Sağlığı Merkezi olarak rahim kanserinin önceden tespit edilmesini sağlayan smear testini kadınlara ücretsiz olarak uyguladıklarını bildirdi. Bunun yanı sıra meme kanserine yönelik mamografi tarama testini ve kolon kanseri için gaitada kan tarama testini ücretsiz olarak yaptıklarını dile getiren Kemer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vücudumuzu oluşturan hücrelerin hayat boyunca bölünebilme özellikleri vardır. Bu hücrelerimiz kontrolsüzce çoğalmaya devam ederlerse, kanser dediğimiz hastalık ortaya çıkmış oluyor. Rahim ağzı kanseri kadınlarda sıkça rastlanan bir hastalık türüdür. Yapılan smear tanı testi ile hastalık önceden tespit edilerek önlem alınabilir. Erken teşhis, bu hastalıkta oldukça önemlidir. Rahim ağzı kanseri, cinsel yolla bulaşır. 20 yaşın altında cinsel hayata başlayanlar, çok eşli yaşam tarzı olanlar, sigara kullananlar, uzun süre bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullananlarda bu hastalığın riski artıyor. Rahim ağzı kanserinin belirtileri arasında ise; uzun süren ara kanamalar, ilişki sırasında oluşan kanamalar, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişki sırasında ve sonrasında ağrı, menopoz sonrası kanama, ileri evrelerde tümörün büyümesi ve bağlı olarak bacakta şişme, idrarda kanama yer alıyor. Rahim ağzı kanserlerinden korunmak için tüm kadınların erken tanı için cinsel aktivitenin başlamasıyla birlikte yılda bir kez smear aldırması isteniyor. Rahim ağzı kanser taramasını yani smear testini biz 30-65 yaş arası kadınlarda yapıyoruz.”
Meme kanseri hakkında da bilgi veren Kemer, meme kanserinin Türkiye’de özellikle İzmir’de çok yaygın olarak görüldüğünü vurguladı. Erken tanı sayesinde birçok kadının bu hastalıktan kurtulabileceğine dikkat çeken Kemer, meme kanserinin yüzde 1 oranında da olsa erkeklerde de görülebileceğini söyledi.
Düzenli olarak üst göğüs bölgesinin parmak uçları ile taranmasının söz konusu hastalığın erken teşhisinde önemli bir avantaj sağlayabileceğine dikkat çeken Kemer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer düzenli olarak meme muayenesi yapıyorsanız mutlaka o kitleyi bir gün fark edersiniz. Bu ay olmazsa öbür ay, öteki ay olmazsa bir sonraki ay illa ki erken dönemde fark edersiniz. Meme kanserini etkileyenler arasında; yaş faktörü, cinsiyet ve hatta ırk yer alıyor. Öyle ki beyaz ırkta siyah ırka oranla daha fazla görülüyor bu hastalık. Bunun yanı sıra hiç bebek emzirmeyen, ilk adetini 12 yaşında gören, 55 yaşından sonra menopoza giren, 40 yaş üzerindeki bayanlarda bu risk daha fazla oluyor. Ayrıca, sigara-alkol kullanımı, radyasyon alımı, kişide rahim ve yumurtalık kanserinin bulunması veya birinci derecede yakınlarında meme kanserinin yaşanmış olması da meme kanseri olma riskini arttıran etmenler arasında yer alıyor. Meme kanserinden korunmak için öncelikle kendi kendimize meme muayenesini öğrenmemiz gerekiyor. 20 yaşından sonra her bayanın evde her ay kendi kendine meme taraması yapması lazım. İkinci basamağımız klinik meme muaynesi. Kendimize meme muayenesi yaptık elimize bir kitle geldi diyelim, o zaman bir sağlık kuruluşuna giderek muayene oluyoruz. Burada da şüpheli bir durum varsa, uzmanlar hastayı mamografiye yönlendiriyor, gerekirse de meme ultrasonu yapılıyor.”
Kalınbağırsak kanserlerinin de en sık görülen kanserler arasında beşinci sırada yer aldığına dikkat çeken Kemer, “Kalınbağırsak kanseri İzmir’de erkeklerde 4. sırada, kadınlarda da 3. sırada görülen bir kanser türüdür. Her yaşta rastlanabilen bu hastalık, özellikle 50 yaşından sonra görülüyor. Risk faktörü olarak bu hastalık için iki faktörümüz var; birincisi diyet ikincisi sigara” dedi.
Söz konusu kanser türünden korunabilmenin yollarını da paylaşan Kemer, liften zengin gıdalarla beslenmenin en önemli koruyucu faktörler arasında yer aldığını söyledi. Sıvı tüketiminin de çok önemli olduğunun altını çizen Kemer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vücudumuzun metabolizması hızlanırsa, bağırsaklarımız da hareketlenecek, dolayısıyla sindirimimiz artacaktır. Bunlar bizi bağırsak kanserlerinden korur. Bağırsak kanserlerinde belirti olarak dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler görülmektedir. İshal, kabızlık, bağırsakta tam boşalamama hissine dikkat etmek gerekir. Diğer belirtilere değinecek olursak; dışkıda koyu kırmızı kan olabilir, normalde olduğundan daha ince bir dışkılama olabilir, karında gaz ve kramp olabilir. Ayrıca bilinen bir neden olmaksızın yaşanan kilo kaybı bağırsak kanserinin en belirgin belirtileri arasında yer almaktadır. Çünkü besinler bağırsaklardan emilir. Aynı miktarda yemek tüketip kilo veriyorsanız bu, bağırsakta sorun olduğu için bazı besinler emilmeden vücuttan atılıyor anlamına gelmektedir. Doğal olarak hasta o yiyecekten faydalanamadığı için kilo kaybetmeye başlıyor. Kolon kanseri için gaitada bir test yapıyoruz. Gebelik testi gibi pozitif ve negatif sonuç veriyor. Pozitif çıktığında bu kanser anlamına gelmiyor, kesin bir sonuç değil sadece şüpheli bir durum ortaya koyuyor. Doktor sonra kolonoskopiye yönlendiriyor. Kolonoskopiyle doktor teşhis koyuyor. Bu sadece bir tarama testi. Hem bayan hem erkeklere yapılıyor ücretsiz olarak. Bunu eşlerinize babalarınıza yakınlarınıza ailenize söyleyebilirsiniz. Çiğli Toplum Sağlığı Merkezi olarak bu üç kanser riskinin taramasını ücretsiz olarak yapıyoruz. Birincisi meme kanseri taramasını 40 yaşından sonra; 40-69 yaş arası kadınlara iki yılda bir ücretsiz olarak yapıyoruz. Rahim ağzı kanserleri için 30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir kez olmak üzere smear testi yapıyoruz. Bağırsak kanserleri için de 50-70 yaş arası kişilere gaitada kan testini ücretsiz olarak veriyoruz.”