İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Adres: M. Kemal Atatürk Bulvarı No : 42 35620 Çiğli / İZMİR

Telefon::(232) 376 71 76
Faks::(232) 376 71 00

Harita

Alanında Dünya Devi, Hedefi Ülkenin Başarılı Geleceği

 
“Katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünleri” denildiğinde akla gelen ülkemizin yüz aklarından Melih Özçelik’in konuğuyuz bu ay… Ülkesine benzer nitelikteki katkıları sağlamaları için eğitimine destek verdiği onlarca gencin ağabeyi… Uzay yolculuklarında tüketilen yiyecekler üzerine çalışmalar yürüten bir başka başarılı zihnin, Çağıl’ın babası… Türkiye’de ilaç sektöründe kullanılan Karekod sisteminin mucidi, inovatif ekolojik makinelerin yaratıcısı…
 
‘Ülkeme daha fazla nasıl katkı koyabilirim’ sorusunun yanıtlarını aramakla meşgul Özçelik’in vizyonu. Bu bağlamda birbirinden başarılı çalışmalarını makaleler, seminerler, çalıştaylar ile pekiştirerek gençlere ışık tutma çabası ayrı bir alkışı hak ediyor. Tüm bu katkılarını çevreci kimliği ile bütünleştiren Özçelik, bu noktada hizmete sunduğu güneş enerjisi santrali ile ayda 16 bin kişinin elektrik ihtiyacına yanıt veriyor. Bu da yetmiyor, karbon ayak izini bir nebze olsun tazelemek için firması Jeanologia adına 5 bin kızılçamdan oluşan fidanlığı ülkemize kazandırıyor.
 
Tüm bu başarıların mimarı olan Özçelik, 1994 yılında, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmanın ardından o sürece dek elde ettiği tüm birikimlerini kaybederek başlıyor aslında yolculuğuna… Tam bir Anka Kuşu hikayesi… Bu dibe vuruştan tam 20 yıl sonra, üst üste gerçekleştirdiği başarılı çalışmalarla 2013 yılında alanında dünyadaki tek rakibi İspanyol Jeanologia firmasının dikkatini çekiyor, ötesine geçerek tek rakibi ile ortak oluyor.  
 
Özçelik’in imza attığı ilklerle dolu projeler ise milli ekonomiye katkı sunmasının yanı sıra hayatı da kolaylaştırma mottosuyla ön plana çıkıyor. Örneğin, ilaçlara getirdiği karekod sistemi ile ülkemizin gereksiz ilaç kullanımından kaynaklanan maddi giderini kasasında tutmasını sağlıyor. Bir başka örnek de sağlık alanından… Beyin tümörünün kanserli hücre olup olmadığını anında tespit eden optik sistemleri ve yazılımı hayata geçiren Özçelik, tıp dünyasındaki atılımları ile de gözleri üstüne çekiyor.
 
Her yolu başarıya çıkan Özçelik’in en büyük beklentisi ise ne firması ne de kar oranları ile alakalı… Özçelik’in tek beklentisi, başarılı gençlerimizin ‘olanaksızlık’ engeline takılmadan yetiştirilerek, yurduna faydalı bireyler olarak çalışmalara imza attıklarını görmek…
 
“Ülkemizde, başarısızlıklar karşısında pes etmeyen ve mücadeleye yılmadan devam edebilen bireyler yetiştirmeyi sürdürebilmemiz çok önemli. Çünkü bu genetiğimizde var. Bu ülke Atatürk’ün milli mücadeleyi başlatması ile kuruldu ve bizim bunu ülkemizin hak ettiği refah düzeyine taşıma hedefi ile sürdürmemiz zorunlu” diyerek sözlerine başlayan ve aynı misyon doğrultusunda beyin göçünün kıskacına alamadığı bu başarılı değerimiz ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetimize davetlisiniz.
 
Bir sabah uyandığınızda ticari olarak her şeyinizi kaybetmiş olduğunuzu anlamak... Ve bunu kabullenip her şeye sıfırdan, sil baştan başlamak … 27 yıl öncesine dönelim ve tüm birikimlerimizi kaybetmek zorunda kaldığınız o günlerden bugünlere uzanan yolculuğunuzu dinleyelim…
 
1986 yılından 1994 yılına kadar emek, çaba ve gayretle elde ettiğiniz tüm birikiminizi bir sabah uyandığınızda kaybetmiş olarak hayata tekrar, hatta eksi ile yeniden başlamak… Bu hiç kolay bir şey değil.  Ocak 1994'te dolar bir günde yüzde 14 değer kazanırken Nisan ayına gelindiğinde; Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 160'ın üzerinde değer kaybetti. Benim gibi döviz ile borçlanıp TL ile tahsilat yapan tüm iş insanları, bahsettiğim süreci bu ülkede yaşamak durumunda kaldı maalesef.
 
Ülkemizin bu yıllarda çok kırılgan bir ekonomisi olduğu için bu dalgalanmalar kaçınılmazdı. ‘Bu sorunu bir daha yaşamamak için ne yapabilirim’ diye çok düşündüm. 1994 ve 1998 yılları arasında özel bir şirkette Ar-Ge (R&D) müdürü olarak çalıştım. Bu süre zarfında uzun uzun düşündüm. O dönemde çalıştığım firma ve yöneticileri benim için hala çok özel bir anlam ifade etmektedir. 
 
1998 yılında ticari hayatıma ve endüstride üretmeye sıfırdan yeniden başlamaya karar verdim.
 
İnsanların hayatlarında hep ileriye gitmek diye bir şey olmadığını düşünüyorum. Sıfırdan yeniden doğabilmenin çok büyük bir meziyet olduğuna inanıyorum. Başarıyı kutlamak güzeldir, ancak başarısızlıklardan alınacak dersi unutmamak daha önemlidir. Bu felsefe ile hedef ve hedeflere ulaşmak için stratejik olarak disiplin ve azimle çok çalışmak gerektiğine inanıyorum. Her doğan gün, benim için ayrı bir heyecan olur. Gerçekten benim arkamda herhangi bir güç, destek veren kimsem yoktu. Ancak çok sağlam inancım, iyi bağlantılarım, engin bilgi hazinem, araştırmacı ruhum ve hayallerim vardı. 
 
Benim bakış açıma göre doğru proje için doğru ekip ve liderlik çok önemlidir. Ayrıca karşınızdaki şirketlere, ülkelere veya bireylere vereceğiniz güven de çok değerlidir.
 
1998 yılından 2021 yılına kadar birçok stratejik yatırımlarım ve stratejik ortaklıklarım oldu. Makine imalatı, savunma sanayi, elektrik santrali, gıda, ilaç, tıp, tarım, hayvancılık, pet, dijital marketing sektörlerinde ortaklıklar ve yatırımlar yaptım. Bunların yanı sıra uluslararası makaleler yazdım, üniversiteler ve resmi kurumlardan mesleki ödüller ve uluslararası patentler aldım. 2012 ve 2018 yıllarında şirketlerimizden bazıları kendi gruplarında ihracat şampiyonu oldu ve ülke çapında ilk 5’e girdiler. 1998 yılında başladığımız yatırımlar ile birbirinden başarılı işlere imza attık. Türkiye’de hatta dünyada ilkleri başararak örnek olduk. Zaman zaman genç meslektaşlarıma, mühendis arkadaşlarıma; ‘suya yazmayın, gerçekten değerli bir fikirleriniz varsa kâğıda dökün’ diyorum. Jeanologia’nın diğer şirketlerimin arasında özel bir yeri olduğunu da söylemeden geçemiyorum. Burada yürüttüğümüz çalışmalar, imza attığımız projeler beni hep heyecanlandırdı, dahası bu heyecanım hala devam ediyor…
 
Alanında çeşitli sektörler için üretim yapan dünyanın en büyük 2 firmasından bir tanesi LST markanız ile sizin firmanız, diğeri İspanyol devi Jeanologia idi. Başarılı çalışmalarınızın ardından karşılıklı olarak rekabet etmek yerine güç birliğini seçtiğiniz Jeanologia ile ortaklık süreciniz nasıl gelişti?
 
Jeanologia bizim en önemli rakiplerimizden birisiydi. 8 ay süren karşılıklı görüşmelerin ardından ortak bir platformda bir araya gelerek anlaştık ve tek bir marka altında, ‘Jeanologia’ markası ile ‘birlikte yürümeliyiz’ kararına vardık. Rekabet etmek yerine, enerjimizi teknolojiye, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarımıza ve müşterilerimize hizmet vermeye harcayarak, hayata geçirilmeyen birçok yeniliği ve ürünü üretmeye başladık ve bu güç birliği ile de yolumuza hızla devam ediyoruz.
 
Başarının olmazsa olmazlarını nasıl sıralarsınız?
 
Her zaman söylüyorum; yeteneğiniz doğrultusunda, sevdiğiniz işi disiplin, aşk ve yardım alarak yaparsanız başarılı olursunuz… Yunus Emre der ki; ‘Aşk ile yürüyen sırtında dünyayı taşır, aşksız yürüyen beden diye bir ceset taşır’.
 
Birbirinden farklı sektörlere yönelik yatırımlarınız ve çalışmalarınız var. Şu an nelere odaklandınız?
 
Endüstride 5. Nesil, kağıt belgeler içermeyen, dijital bir fabrika dizayn ediyorum. Bunu en kısa zamanda hayata geçirmenin heyecanı ile şevkle çalışıyorum.
 
Pandemi sürecini nasıl yönettiniz?
 
Pandemiden çok etkilenen şirketlerimiz de oldu, 10 kat büyüyen şirketlerimiz de oldu...
 
Çetin Altan’ın güzel bir sözü var; ‘bir işi yaparken aldığınız keyif, o işten kazandığın parayı harcarken aldığın keyiften yüksek ise çok doğru bir iş yapıyorsun demektir’. Biz keyif alarak işimize dört elle sarılarak çalışmalarımızı sürdürdük. Sektörel bazda arz-talep dengesine bağlı olarak iniş-çıkışlar şirketsel boyutlarda yaşansa da biz bu sürecinde üstesinden başarıyla geldik.  
 
Eğitimin, özellikle de başarılı ancak imkansızlıklardan dolayı eğitim alamayan gençlerin sizin için çok önemli olduğunu ve bu boyutta destek sağlamaya çalıştığınızı biliyoruz. Bu noktada yarınını bugünden planlamaya başlayan gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
 
Gençlere “hayat ile ilgili beklentiniz nedir” diye sorduğumda genelde iki tane popüler cevap veriyorlar. ‘Ünlü bir insan olmak ve çok kısa zamanda çok para kazanmak’... Paraları olur ise ve ünlü olurlar ise mutlu olacaklarını düşünüyorlar. Maalesef para bir güç olarak tanımlanıyor. Anne ve babalar çocuklarını bu şekilde yetiştiriyorlar sanırım. Çok başarılı olsun, mutlu olsun, iyi okullarda okusun, kolay para kazansın, güç mevki sahibi olsun gibi zorunlu özellikler görevmiş gibi çocuklara yükleniyor. Oysa bir insanın her an mutlu olması mümkün değil. Mutsuz zamanlar da olacak ki mutluluk anlam kazansın.
 
Bence insanlar, başarılı olmak ile mutlu olmanın ne demek olduğunu tam olarak idrak edemiyorlar. Başarısız insan mutlu, mutsuz insan başarılı olabilir. Biri diğerinin otomatik bağlantısı olmayabilir her zaman. Gençlerin istemek ve başarmak arasındaki köprünün ne anlama geldiğini ve bu köprüyü nasıl oluşturması gerektiğini anlaması ve kendi çabası ile bu bağlantıyı kurması gerekiyor.
 
Markalar yaratmış birisi olarak başarıya götüren 5 anahtarı sıralamanızı istesek…
 
Başarılı olmak istiyorsak eğer;
 
1.         En sevdiğimiz, değer verdiğimiz ve yetenekli olduğumuz işi yapmamız gerekli,
2.         Disiplin ve azim gerekli,
3.         Zora ve zahmete katlanıp sabretmek gerekli,
4.         Başarmak için inanç ve özgüven gerekli,
5.         İnsan ilişkileri ve iletişimde sağlam diyaloglar gerekli…
 
İnsanların yatkın olduğu şeyleri yapması daha kolay ve keyiflidir. Ancak toplumumuzda şöyle bir yanılgı var; ‘başarılı meslek grupları var ve her genç o meslek grubunda mutlak başarılı olacaktır’. Ne yazık ki bu yanılgı üzerinden gençler motive edilmeye çalışılıyor. Oysa bu yaklaşım tehlikeli ve yanıltıcı olabilir. Bunları duyduğunda her insanın çok hoşuna gider fakat bunlar o insan için faydası olmayan sözlerdir. Bunun adı, ‘yalana karıştırılmış doğrulardır’. Bu gerçekten çok tehlikelidir. Onun için öncelikle başarmak için isteyerek ve severek mesleğimizi seçmemiz gerekli. 
 
Başarı nedir?
 
Başarı aslında küçük şeyleri her gün düzenli bir şekilde tekrarlamaktır. Aslında bunun adı disiplindir. Disiplin Türkçe’de çok hoş karşılanan bir kavram değildir. Aslında disiplin toplumumuzda ne kadar benimsenmese de bir tutarlılıktır. Disiplin azmi getirir. İnsanları başarıya her gün düzenli şekilde yaptıkları şeyler götürür. Disiplin kararlılıktır.
 
Ancak yatkın olduğunuz işi yaparken bile sabır edilmesi, zora katlanılması gerekmektedir. Başarı zorluklar aşılınca gelmektedir. Başarmak için önce hayal etmek sonra onun peşinden kararlılıkla koşturmak gerekir. Başarmak için başaracağına inanmak ve kendine güvenmek şarttır. Elbette zorluklar ile karşılaşılacak, ancak hayal olmadan ve yola çıkılmadan ne tür zorluklar ile karşılaşılacağını bilmek mümkün değildir. Mevlâna der ki; ‘siz yolu yürümeye başlayınca yol görünür’... Bilmediğiniz bir şeyle karşılaştığınızda ‘bilmiyorum’ demek sizi küçültmez. O işi bilen birinden mutlaka yardım isteyin, insanlarla konuşmaktan ve iletişim kurmaktan asla çekinmeyin. Herkesten öğrenecek bir şeyiniz vardır. Her alanda bir şeyler dinleyin, okuyun, izleyin, öğrenin. Ama sadece seçtiğiniz ve ilgi duyduğunuz bir konuda ‘uzmanlaşmak’ için daha çok çalışın. İş hayatında cömert olun, asla bilgiyi saklamayın ve paylaşın. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Başarı, potansiyeli hayata yansıtmaktır.
 
Potansiyel nasıl ortaya çıkar?
 
Bu soruya ‘yatkınlık ve motivasyonun toplamıdır’ yanıtını verebilirim. Potansiyel, konfor alanı dışında ve baskı ile ortaya çıkar. Konfor alanından yüksek potansiyel çıkmaz. 21. yüzyılda ailelerin kanatları altında yetiştirdikleri gençlerden, ‘Atatürk’ gibi liderler veya mucitler çıkmaz.
 
Başarısızlık nedir?
 
Genelde iş hayatında başarısızlık ayıp ve beceriksizlik olarak yorumlanıyor ancak başarısızlık hayatın en doğal parçasıdır. Başarısızlıklarımız bizi bir yere getirir. ‘Ben hayatımda hiç başarısız olmadım’ diyen insanlar ya yalan söylerler ya da sınırlarını hiç zorlamamış insanlardır. Çünkü potansiyel, baskı altında cevhere dönüşür ve bunun sonucunda da mücevher olur.
 
Enerjimizi neye harcarsak hayat orada gelişir. Eğer enerjimizi yatkın olduğumuz alanda değerlendirirsek, işte orada fark yaratma şansına sahip olabiliriz.
 
Bu noktada genç girişimcilere yönelik tavsiyelerinizi de almak isteriz.
 
Gençler çok güzel iş modelleri bulup, bunların bazılarını ticari olarak hayata geçirebiliyorlar. Burada dikkat etmeleri gereken şeylerden en önemlisi; şirketlerini büyütmek için akıllı fonlar alarak, güçlerine güç ve güven katabilirler. Akıllı fonlardan destek alırken girişimci ile yatırımcının birbirleri arasındaki ilişkilerine dikkat etmelerini tavsiye ederim.  Bir de doğru zamanda doğru fonu alarak şirketlerine en optimum faydayı sağlamaları gerekir. Eğer doğru zamanda doğru hamleler yapılmazsa şirketlerin büyüdüğünü zannederler fakat yeteri kadar büyümedikleri için şirketler istedikleri değere ulaşamaz. Bu nedenle doğru stratejik adımlar büyümek ve başarmak için çok önemlidir.
 
Konuyu bir örnekle açıklar mısınız?
 
Elbette. Yemeksepeti 2000 yılında kuruldu ve 2015 yılında Delivery Hero tarafından satın alındı. Fakat burada dikkat çeken nokta Delivery Hero, 2010 yılında Almanya’da kuruldu… Yemeksepeti 10 yıl önce kurulmasına rağmen Deliery Hero, Yemeksepeti’ni satın aldı. Buradaki asıl başarı Deliery Hero’nun daha doğru hamle yapması ve doğru zamanda doğru yatırımları almasıdır.  Tabi ki Avrupa şirketi olması avantaj… Elbette Yemeksepeti çok başarılı ama Yemeksepeti de doğru ve büyük yatırımları daha önceden alabilseydi; Deliery Hero’yu satın alabilecek hale bile gelebilirdi.
 
Bu aslında Türk şirketi olmanın dezavantajı mı yoksa doğru yatırımları çekebilmedeki handikap mı?
 
Aslında burada, ülke olarak atılacak siyasi adımlarda şirket başarısını etkileyen durumlara da önem vermek gerekir.  Ülkemizde güven ve istikrar ne kadar iyi olursa o kadar çok yatırımcı çekebiliriz. Bu da dünya sıralamamız açısından çok önemli bir etken… Yabancı yatırımcı algısını iyi yönetmek gerekli. Umarım genç nesil hem ülkemizi hem de işlerini en iyi yönetenler olarak başarılı geleceğimiz olurlar.   
 
Ülkemizi değerlendirelim… Devinimin katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünlerinin imalatının arttırılması ile sağlanabileceği fikri, kanaat önderlerinin ortak söylemi… Bu noktada Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
 
Türkiye’yi geleceği ile ilgili çok şanslı görüyorum, önümüzdeki 10 yıl içinde teknolojimizi ve endüstrimizin ne kadar geliştiğini göreceksiniz. Ben gençlerimize çok inanıyorum dünyanın lider ülkeleri arasına girmemizi sağlayacaklar.
 
Avrupa, Rusya ve Ortadoğu’nun Türkiye’den akıllı insan gücüne çok ihtiyacı var. Özellikle Avrupa ve Rusya’da nüfus geriye gidiyor ve yaşlanıyor. Türkiye, Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip, endüstrisi altyapısı da son derece kuvvetli... Asya’da insan iş gücü var ancak kaliteli ve nitelikli iş güçleri kısıtlı. O nedenle bizdeki genç nüfusun kaliteli iş gücüne tüm dünyanın ihtiyacı var.
 
2018 yılında Dünya Ekonomik Forumu’nun açılış konuşmasında Forumun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, şu cümleyle toplantıyı başladı: “Ülkelerin ve şirketlerin geleceği bundan sonra bünyesinde bulundurdukları veya bünyesine çekebildikleri nitelikli ve yetenekli genç insanlar sayesinde olacaktır.”
 
Bundan 60 yıl önce bir ülke Birleşmiş Milletler sıralamasında en fakir 10 ülkeden biriydi… O ülke, sadece insan kaynaklarına yatırım yaparak bugün dünyanın en zengin 10 ülkesi arasına girdi. Bu ülkenin adı Singapur… Biz neden Singapur gibi bir ülke olmayalım. Bu ancak inançla ve disiplinle çalışarak olur.
 
Ve karbon ayak izine karşı duruşunuz… Jeanologia olarak diktiğiniz 5 bin adet kızılçam fidanının herkese örnek olması dileği ile sözü size bırakıyoruz.
 
Biz attığımız her adımda kendimize, firmamıza, ülkemize ve dünyaya olan sorumluluklarımızı yerine getirmeye ve çeşitli alanlarda elimizden geldiğince farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bu noktada Jeanologia olarak İzmir’in Kınık ilçesinde 5 bin adet kızılçam fidanından oluşan bir ormanlık oluşturduk. ‘Sosyal sorumluluğumuzu biliyoruz’ mesajını vermenin çok çok ötesinde, ciddi anlamda bu ‘görevi’ kalben hissettiğimiz için söz konusu fidanları hep birlikte diktik. Bu dünya hepimizin, ‘yarınlar iyi olsun’ temennisinin lafta kalmaması için ‘bugünden bir adım atmanız’ gerekir. Jeanologia olarak söz konusu adımları atmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tüm ekibimizle birlikte çalışmaya üretmeye ve yaşatmaya devam edeceğiz. Başarılı gençlerimizi de aramızda görmeyi, hep birlikte güç birliğine devam etmeyi diliyoruz.

 

Diğerleri

İAOSB Yerleşim PlanıİAOSB MedyaİAOSB Haber DergisiİAOSB Tanıtım FilmiİAOSB Dosya İndir