2016 yılında sporseverlerin kilitleneceği Brezilya olimpiyatlarının ateşini Gimas Makine yakmasa da, betonunu o karacak…
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Gimas Makine, dünyanın en büyük çimento karma değirmenini üreterek Brezilya’ya göndermeye hazırlanıyor. Neredeyse 40 yıllık tecrübesi ile sektörünün önde gelen markaları arasında yer alan Gimas Makine’nin kurucusu Şamil Girgin’den 40 yıllık başarının hikayesini dinledik. 7 yıllık kıdem tazminatı ile aldığı bir makine ile yola çıkan Girgin, bugün dünyanın 50 ülkesine ihracat yapan köklü bir firmanın kurucusu olarak yenilik ve üretim arayışını sürdürmeye devam ediyor…
1966 yılında makine mühendisi olarak hayata atılan Girgin, o dönemlerde ‘Türkiye’de üretilmeyeni üretebilmek hayalinin yaygın olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Üretmek bilgi gerektirir, bizde de elde olmayan ekipman ve cihazlardan, kısacası yokluktan dolayı bilgi eksikliği vardı.”
Bu eksikliği ancak kendi alanında her türlü teknoloji ve ekipmana ulaşabileceği önemli kurum ve kuruluşlarda giderebileceğini düşünen Girgin, soluğu İzmir Rafinerisi’nde alır. Amerikan, İngiliz, Rus, Alman ve İtalyanların yer aldığı, kendi tarifi ile ‘bu deryaya’ girme şansını yakalayan Girgin, dönemin önde gelen kuruluşunda 7 yıl süre ile hemen hemen tüm bölümlerde çalışır. ‘Burada çalışan mühendislerden çok şeyler öğrendim” ifadesinde bulunan Girgin, 7 yılın ardından söyleşinin başında vurguladığı “üretilmeyeni üretmek” idealinin içinde yarattığı baskı ile ‘Okulum oldu’ dediği İzmir Rafinerisi’nden istifa eder.
5’den 400 kişiye, 320 tondan 9 bin tona…
Çalıştığı süreçteki kıdem tazminatını da alan Girgin, evindeki eksik eşyalarını tamamladıktan sonra elinde kalan parası ile testere, matkap, el aletleri ve ilk makinesini satın alır. Girgin, 5 kişi ile başladığı üretim serüveninde, bu makine ile bir yıl içinde 320 tonluk üretime imza attıklarını hatırlatarak, ‘İlk göz ağrım hala fabrikamızın girişinde duruyor. 36 yılın sonunda 400 kişi ile yılda 9 bin ton üretim gerçekleştiren firma haline geldik. Sektöre girdiğimizde piyasanın ürettiğimiz mallara ihtiyacı vardı ancak bu ihtiyaca cevap verecek kimse yoktu. Ürettiğimiz malların hepsini ithal etmek zorunda kalan ülkemizi bu bağımlılıktan kurtararak Türk ekonomisine katkıda bulunmak amacı ile çıktığımız yolda bugün, ürettiğimiz ürünlerin yüzde 20’sinin Türkiye’nin ihtiyacını karşıladığını görüyoruz. Mallarımızın yüzde 80’ini ise bu defa bizler ihraç ediyoruz” diye konuştu.
25 çeşit ürüne imza attıklarını bildiren Girgin, dünyanın en büyük çimento karma değirmenini ürettiklerini söyledi. Brezilya’da düzenlenecek olimpiyatlar için kurulacak stadyumun harcını karacak olan değirmeni ürettiklerini açıklayan Girgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu projeyi Almanlar hazırladı. Kendi atölyeleri de var. Onlar üretemediler, işi bize verdiler, Brezilya’daki olimpiyat stadının çimentosu bu değirmenden çıkacak. Ülkemin parası dışarıya gitmesin diye 36 yıl önce başladığımız üretim yolculuğumuzda; Çin’in de dahil olduğu 44 ülkeye ihracat yapar, dünyanın önde gelen ülkelerinde üretilemeyeni satar duruma geldik.”
36 yıllık süregelen ilerleme öyküsünü 100 yıllara taşımakta kararlı olan Girgin, 5 yıl içerisinde kendi markaları altında makine üreteceklerinin müjdesini verdi. ‘Bir firmanın en iyi müşterisi rakibidir’ söylemi ile oldukça şaşırtıcı, bir o kadar da gerçekçi bir saptamada bulunan Girgin, “İmalat sektöründe bütün firmalar kopya çeker. BMW’nun ilk müşterisi Mercedes’tir. Hemen incelerler, ne var ne yok diye. Biz de zamanında gördüğümüz makinelerin benzerlerini ürettik. Becerebildiklerimize yeni katkılarda bulunduk. Artık devir değişiyor. 5 yıl içerisinde kendi markamız altında makineler üretmeyi hedefliyoruz. Kopya sanayinden özgün sanayiye geçmiş durumdayız” ifadesinde bulundu.
“Aile anayasasını öğrendik”
Firmalarının 36 yıllık hikayesinde hep ileriye gitme vizyonunun hakim olduğunu vurgulayan Girgin, Türkiye’deki şirketlerin ömürlerinin kısa olduğunu hatırlatarak, “Başarılı aile şirketi mantığı ile hareket etmenin meyvelerini topluyoruz” ifadesinde bulundu. Birlik ruhu ile Gimas Makine’nin 100. yılını da kutlayacağına inancının sonsuz olduğunu vurgulayan Girgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aile şirketlerinin en önemli riski, sizden sonra gelecek olanları iyi yetiştirebilmeniz veya yetiştirememeniz kaosudur. Biz bunu başardık ve bayrağı devredeceğimiz evlatlarımızı çok iyi yetiştirdik. Aile şirketlerinin devamlılığı konusunda kurslar alıyoruz. Aile anayasasını öğrendik. Firma içerisinde profesyonellerle kurumsallaşmak ve ailenin kurumsallaşması var… Bence doğrusu, ailenin kurumsallaşıp firmaları aklı başında yönetmesidir. Firmamızda uyguladığımız kanunlarımız var. Bunlardan bazıları; ‘ailede 12 yaşına gelenler, çalışmaya başlar. Kimse şirketten para çekemez. Herkesin maaşı vardır. Herkes en alt pozisyondan başlayarak çalışmalarını sürdürür’. Ben de alt basamaklardan pişerek geldim, bunun faydasını fazlasıyla gördüm. Bu mantıkla hareket ettikten sonra firmamız 100. yılını da görecektir.”