İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Adres: M. Kemal Atatürk Bulvarı No : 42 35620 Çiğli / İZMİR

Telefon::(232) 376 71 76
Faks::(232) 376 71 00

Harita

'Demirci Hocanın' Kurduğu Talay Makine, Üçüncü Nesille Yoluna Devam Ediyor

Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nden başarıyla mezun olan delikanlı, maddi imkansızlıklar yüzünden yüksek okula gidemez. Devlet, dereceyle okulu bitiren gencin eğitimini sürdürmesine yardım eder ve sanat endüstri öğretmeni olarak ‘geleceğin sanayicilerini’ yetiştirmesini sağlar. Evlenip çoluk çocuğa karışınca öğretmen maaşıyla çarkı döndüremeyeceğini anlayan gencin evlatlarına, torunlarına hatta torunlarının çocuklarına bıraktığı azim ve inançla yoğrulmuş başarının hikayesini aktaracağız. Talay Makina’nın kurucusu Hasan Fehmi Talay’ın hikayesini…
 
1940’lı yıllar... Maddi zorlukların aşılmaya, ‘yeniliklerin’ ülke ekonomisine kazandırılmaya çalışıldığı yıllar. Yüksek okul eğitimi alamayacak kadar maddi zorluklar içerisinde büyüyen Hasan Fehmi Talay, devletin uzattığı eli sıkıca tutar ve öğretmen olur. İlk görev yeri Malatya’dır. Doğu Anadolu’nun bu eşsiz şehrinde 4 sene boyunca öğretmenlik yapan Talay, tayininin Tire’ye çıkmasıyla doğduğu topraklara, İzmir’e geri döner.
 
Dört yıl kadar da Tire’de görevini sürdüren Talay, 1950’lere geldiğinde maddi zorluklar çekmeye başlar. Evlenen ve çoluk-çocuğa karışan Talay, öğretmen maaşı ile çarkı döndüremez. Başarılı sanayicilerin mayasında olan ‘gözü karalık’ Talay’da da ziyadesiyle mevcuttur. 1951 yılında öğretmenlikten istifa ederek, deyim yerindeyse ‘ahırdan bozma bir damda’ demirci atölyesi açar. Kapı, pencere, doğrama işlerine yoğunlaşan Talay, iş alanını ilerletir ve yüksek gerilim hatlarını imal etmeye başlar.
 
Türkiye’nin birçok yerinde elektriğin olmadığı dönemler!.. Soma’da yüksek gerilim hattını kurma şekli ve titizlikle yaptığı işi nedeniyle ayakta alkışlanan Talay’a işi yaptıran firma teşekkür mektubu hazırlar. Köhne atölyesinde hazırladığı yüksek gerilim hatlarının direklerini kağnı arabasına yükleyen Talay, dağın zirvesine doğru yola çıkar. Yedi kilometrelik yüksek gerilim hattına ait 17 metre boyunda, 32 ton ağırlığındaki toplam 65 adet demir direği özenle kuran Talay, Anadolu’nun birçok kentindeki yüksek gerilim hatlarına da imza atar.
Günden güne işlerini büyüten Talay, İzmir’de yeni bir atölye kurar. ‘Fetay’ markası altında elektrik ızgaraları üreten Talay, ilerleyen yıllarda elektrik kaynak makineleri üretmeye başlar.
 
Talay’ın 1973 yılında Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan oğlu Bülent Talay babasıyla birlikte çalışmaya başlar. 1980’li yıllarda oğlunun akademik bilgileri kendi tecrübeleri ile yoğuran Talay, 1980’li yıllarda ‘Türkiye’de hiç üretilmemiş makineleri’ üretmeye başlar.
 
Müşteri istedi, onlar yaptı
Bugün firmanın Yönetim Kurulu Başkanı olan Bülent Talay, o dönemi şöyle aktarıyor:
 
“Buğdayın içindeki taşı temizlemek için hava filtrasyonu ve vibrasyonla çalışan makineler yapamaya başladık. Özellikle o yıllarda önemli bir tarım ülkesiydik. Yaptığımız makine, çevre kirliliğini ve israfı önlüyordu. O dönemde Türkiye’de belki yüzlerce çeşit makine vardı ancak hepsi de sulu yıkama yapıyordu. Sulu makineler, buğdayın içine suyu basarak taşların aşağıya çökmesini sağlıyor,  taşların dipten daha sonra alınarak buğdayın taştan arınmasına olanak sunuyordu. Biz su yerine hava filtrasyonu kullandık. İnsanlara bunu kabul ettirmek çok zor oldu ama Türkiye’deki un fabrikalarının hepsi artık bu tip makineleri kullanıyor. Sulu makinelerde 100 tonluk buğdayı yıkamak için 300 ton su harcamak gerekiyordu. Bu israfın yanı sıra temiz su yerin altından çekilerek, pisletilmiş olarak tekrar doğaya bırakılıyordu. Yani çevre de kirletiliyordu. Geçen yıllar içerisinde makinelerimizi çeşitlendirerek bakliyat tohum temizleme tesisleri, un fabrikalarında temizleme üniteleri ve kuru yemiş temizleme tesislerini anahtar teslim olarak yapmaya başladık. Kuruyemiş tesisi kurduğumuz müşterilerimiz bizden ambalaj malzemesi, paketleme konusunda da talepte bulunmaya başladılar.  Hem ürünlerimizden hem de ilişkilerimizden memnun kalan müşterilerimiz yeni alanlarda da bizlerle çalışmak istediklerini dile getirdiler, biz de bu istekleri yerine getirdik. 1997 yılında ambalaj sektörüne girdik. Beş yıl önce yine kuruyemiş firmalarının isteği üzerine bilgisayar sistemli el değmeden kuruyemişi (çekirdek, fıstık, badem, fındık gibi) alıp, talep edilen miktarlarda tuzlayan, yine istenilen oranda kavuran bir makine sistemi kurduk.”
 
Nesilden nesle aktarılan ‘baba nasihati’
Bülent Talay, bugünlere gelmelerinin tohumunu atan babası Hasan Fehmi Talay’ın kendilerine verdiği nasihatleri bizlerle paylaşırken, ‘amca’ diye hitap ettiği duayen sanayici Cemal Dirin’i de anmadan geçemiyor: “Babalarımız bizler için köklü bir kuruluşun temeline attılar. Tek istekleri, vasiyetleri bu firmaların devamlılığını sağlamamızdı. ‘İşinizin devamlılığını sağlayın ki daha çok istihdam sağlayabilesiniz, daha çok insanın evine aş götürmesine vesile olabiliniz, ülkeye yararlı insanlar kazandırabilesiniz’ derlerdi. Biz de babalarımızdan gördüğümüz bu ahlakı kendi evlatlarımıza aşıladık. Bugün Talay Makine, üçüncü nesil yöneticileri ile yoluna devam ediyor. Dördüncü nesil de arkadan geliyor.”
 
Hasan Fehmi Talay’ın tek başına kurduğu firması, bugün 50 kişilik profesyonel ekiple yoluna emin adımlarla devam ediyor. 11 bin metrekare alan üzerine kurulu fabrikalarında birbirinden başarılı üretimlere imza atan firma, birçok ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
 
Yeni pazarlar bulmalı, Ar-Ge ve inovasyona yönelmeliyiz
“Sanayicilik sürekli pedal çevirmek gibi bir şey. Pedalı çevirmeyi bıraktığınız anda yere düşersiniz” ifadesinde bulunan Bülent Talay, ayakta kalmak isteyen sanayicilerin sürekli yeni pazar arayışında olmaları, Ar-Ge ve inovasyona kaynak ayırmaları, ürettikleri malları daha yüksek teknolojilerle donatmaları gerektiğini söylüyor.
Bu doğrultuda hareket ettiklerinin altını çizerek, yeni makineler tasarladıklarını ve bu cihazları yeni pazarların taleplerine göre şekillendirdiklerini söyleyen Talay, “Mesela susam ve baharat gibi Afrika’da yetişen bitkilere tohumlara ve gıda maddelerine yönelik tamamen tozsuz çalışan, yüksek kapasiteli ve kalitede temizleme tesislerimiz var. Bu konuda 2-3 senedir ciddi çalışmalarımız var. Bu ülke hepimizin... Gelecek nesiller de bu ülkede güzel şeylere layık. Bizler, babalarımızdan aldığımız bayrağı evlatlarımıza teslim etsek dahi ayakta durduğumuz sürece tecrübelerimizi aktararak onlara bir şeyler öğretmeye çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye’de 40-50 yıllık firma olmak, şirketlerin güvenilirlik ölçüsü olmaya başladı. Devletimizin de bunun farkına varması lazım. Örneğin bir firma kuruluyor, ertesi yıl kaybolup gidiyor. Biz burada 40 yıldır üçüncü kuşak olarak üretimimize devam ediyoruz. Sanayiciliği kendimize felsefe edindik. Devletin bunu fark etmesini diliyorum.” 
 

Diğerleri

İAOSB Yerleşim PlanıİAOSB MedyaİAOSB Haber DergisiİAOSB Tanıtım FilmiİAOSB Dosya İndir