İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Adres: M. Kemal Atatürk Bulvarı No : 42 35620 Çiğli / İZMİR

Telefon::(232) 376 71 76
Faks::(232) 376 71 00

Harita

Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Küçük Şeylerle" Gönülleri Fethetti

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, ‘İAOSB Seminerleri’ kapsamında Bölge katılımcılarını ve çalışanlarını alanlarında önde gelen uzmanlarla bir araya getirmeye devam ediyor. Bölge katılımcılarının ve çalışanlarının sosyal ve kültürel alandaki gelişimlerini önemseyen İAOSB, bu kapsamda son olarak Türkiye’nin psikoloji konusunda önde gelen akademisyenlerinden ve yazarlarından Prof. Dr. Üstün Dökmen’i ağırladı.
 
İş yaşamı, evlilik ve sosyal hayat süreçlerinde ‘mutlu olabilmek’ ve ‘ilerleyebilmek’ adına yapılması gereken ‘küçük şeyler’ hakkında üç saat süren keyifli bir sunum gerçekleştiren Dökmen, salonu dolduran seyirciler tarafından büyük bir beğeni ile izlendi.
 
Eleştiriyi, pozitif ve negatif olarak ikiye ayıran Dökmen, gerek iş gerekse özel hayatta her iki eleştirinin de yapılması gerektiğine dikkat çekti. Negatif eleştirinin ‘davranışlara’ yönelik olduğunun altını çizen Dökmen, “Özellikle iş hayatında üstleriniz tarafından sizlere yapılan negatif eleştiri, sizlerin işte hata yapma payınızı oldukça düşürür. Ancak yöneticiniz hem hata payınızı düşürmek hem de iş veriminizi arttırmak istiyorsa, işte o zaman önce pozitif eleştiride bulunacak; yani başarılı olduğunuzu fark ettiği bir konuda size iltifat edecek, ardından negatif eleştirisini yapacak. Son olarak tekrar pozitif eleştiri ile görüşmeyi sonlandıracak. Böyle davranan amir, çalışanının hem sevgisini kazanır hem de hata yapmaması için onu yüreklendirir, daha dikkatli olmasını sağlar. Ülkemizde negatif eleştiri ne yazık ki davranışlara yönelik olsa da insanlarımız bunu kendi üzerine alıyor. Örneğin proje hazırlayan bir eleman, çalışmasına yönelik bir eleştiri yapıldığında eksiklerini görmek yerine savunmaya geçiyor. Çünkü eleştirinin, projedeki hatalara yönelik olduğunu unutarak kendinin hedef alındığı algısına düşüyor. Halbuki Batılı ülkelerde yönetici, elemanının yürüttüğü projede hata gördüğünde eleştirilerini sıralıyor, eleman söz konusu kritiğin kendisine değil, çalışmadaki eksikliklere yönelik olduğunu bildiği için herhangi bir hassasiyet göstermeden söz konusu hatalarını düzeltmek için enerjisini harcıyor” dedi.
 
İş hayatında şirketlerin farklılık yaratarak diğerlerinden bir adım öne çıkabilmeleri için yeniliklerin  hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Dökmen, Ar-Ge çalışmaları ile alınabilecek olan bu yolun, şirketteki üst düzey yetkililer tarafından da desteklenmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda ‘yönetici’ ile ‘lider’ kavramlarının birbirlerinden tamamen farklı anlamlar taşıdığının altını çizen Dökmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yönetici ile lider iki farklı anlama sahiptir. Yönetici, mevcut düzeni sürdüren kişidir. Lider ise yeniliklere açık ve destek olan yöneticidir. Yani, lider, yöneticiyi kapsayan bir kavramdır. İyi bir lider, elemanına negatif eleştirilerin yanı sıra iltifat etmesini bilen, onu yaptığı işte yüreklendiren, motive eden kişidir. Böyle bir liderle çalışan eleman, liderinin bir çalışma konusu üzerine sıraladığı eksiklikleri örtbas etmek yerine, söz konusu çalışmada kendi gördüğü hataları da korkusuzca dile getirir ve işin kusursuzca tamamlanmasını sağlar. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ne diyor? ‘Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir.’ Öyle bir lider ki kurduğu yeni düzeni onore ettiği takım arkadaşları ile başarı ile yürütüyor.”
 
Özel yaşantıda mutlu olmak konusuna değinen Dökmen, ‘tatlı söz ve pozitif bakış açısıyla’ karşı tarafta sağlanmak istenen ‘değişimin’ yakalanabileceğini söyledi. ‘Eşinizle inatlaşmak, onun hatasını aramak, sorun yaratmak için fırsat kollamak yerine, sevdiğiniz kişinin olumlu yönlerini onunla paylaşın. Bir kere paylaşıp vazgeçmeyin; beş kere, on kere yineleyin. Göreceksiniz ki eşiniz, onda değişmesini istediğiniz ve bu konuda olumlu yönlerini sürekli vurguladığınız mevzuda bir müddet sonra sizin istediğiniz gibi davranmaya başlayacak” diye konuşan Dökmen, insanların iltifat etmekten korkmamaları gerektiğini, karşı tarafı onore edecek sözlerin her zaman yapıcı sonuçlar doğuracağını vurguladı.
 
Kadın-erkek, siyah-beyaz ırk eşitsizliğine de değinen Dökmen, “Kadınların çoğunda var olan; kendini güzel bulmama, iyi yemek yapmaya, iyi eş, anne ve gelin olmaya çalışmak gibi yüzlerce sıralayabileceğimiz kendilerini ispat çabalarının nedeni, ataerkil-feodal sistemin yaratmış olduğu baskıdır. Sürekli ikinci sınıf muamelesi gören ve eleştirilen kadın, mevcut sınırlarını zorlayarak her konuda en iyi olup, erkeğin takdirini kazanmaya çalışıyor ne yazık ki. Erkek-kadın, siyah-beyaz her konuda eşittir. Birbirlerinden hiçbir fazla artıları ya da eksileri yoktur. Unutulmamalıdır ki bir toplumun gelişmişlik düzeyi, kadınına verdiği önemle ortaya çıkar” dedi.
 
Sunumunun sonunda ayakta alkışlanan Dökmen, son olarak şunları söyledi:
 
“Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşını taşıyan vagonun geçeceği güzergaha yakın yerlerde oturan vatandaşlar, Ulu Önderlerine son vazifelerini getirmek isterler. Gaz lambalarındaki gazı tren yolunun kenarına dökerler ve tam vagon geçerken gazı ateşe verirler. Böylelikle ‘liderlerini’ ışıklar içinde son yolculuğuna uğurlamış olurlar. Herkes kendi sonunu kendi belirler.”
 

Diğerleri

İAOSB Yerleşim PlanıİAOSB MedyaİAOSB Haber DergisiİAOSB Tanıtım FilmiİAOSB Dosya İndir