Sosyolog Sevgi Alis Yıldırım, Özel İAOSB Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri ile ‘Nasıl Ders Çalışılır’ konulu seminerde bir araya geldi. Yıldırım, Atatürk Toplantı Salonu’nu dolduran öğrencilere birbirinden değerli bilgileri aktarmadan önce, Özel İAOSB Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin geçici binasını gezerek öğretmenlerden bilgi aldı.
Öğrencilere ‘neden ders çalışmamız gerekir’ ve ‘bir öğrenci hangi davranışları öğrenirse çok daha başarılı olur’ konularında bilgi veren Yıldırım, seminere başlamadan önce öğrencilere “Çok başarılı, heyecanlı ve dinamik bir kadronun ellerindesiniz. Sizler de öylesiniz. Okulunuzun kıymetini bildiğinizin farkındayım. Gözleriniz ışıl ışıl, bu çok gurur verici” diye konuştu.
Bilgi tekrarla akılda kalır
Bilgilerin en iyi ‘tekrar’ yöntemi ile akılda kalacağının altını çizen Yıldırım, ezbere dayalı öğrenmenin geçici olacağını söyledi. Ezbere dayalı bilgilerin yüzde 80’inin iki gün içerisinde unutulacağını açıklayan Yıldırım, öğrencilerin anlamadıkları konuları öğretmenlerine sormaları gerektiğine de dikkat çekti. Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilmediğiniz soruları, anlamadığınız konuları öğretmenlerinizle paylaşmaktan çekinmeyin. Eve gittiğinizde 15 dakikanızı ayırıp öğrendiğiniz konuları tekrar edin. Şimdi herkes kendi odasını düşünsün ve odasındaki renklere dikkat etsin. Sarı uyarıcı demektir ancak ben sarı rengi pek onaylamıyorum çünkü sizi sürekli zinde veya ayakta tutar, dolayısıyla yorar. Sarı uyarıcı bir renk olduğu için sınava girerken sarı t-shirt giyinmek uygun olabilir. Krem rengi oda için çok uygun. Genelde beyaz zemini tercih ederiz bunu da belirtelim. Oda bembeyaz olursa çok daha iyidir. Odanız kırmızı olabilir ama duvarlarınız kırmızı olmasın. Çünkü sürekli kendinizi diken üzerinde hissedebilirsiniz. Koyu mor depresyon rengidir. Duvarlarınızda buna da dikkat edin. Turuncu renkli odada konsantre olmak zordur çünkü turuncu aşırı huzur rengidir. Tüm bu çerçeveden baktığımda şunu söyleyebilirim, sınıflarınızda duvarların rengi çok profesyonelce düşünülmüş. Odanızda çok fazla eşya olmamalı, günlük yaşamınızda ve hayatınızda neye ihtiyacınız varsa o olmalı. Örneğin, annenizin ütü masası ve çamaşır sepetleri odanızda yer almasın. Asla yatakta ders çalışmayın, çünkü uzandığınız zaman kan dolaşımı yavaşladığı için beyne çok az oksijen gider. Bu yüzden uykunuz gelir ve ders çalışmayı bırakırsınız. Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan en uygun çalışma şekli, masada dik oturarak, ayak tabanlarının yerde hafif dik şekilde olmasıdır.”
Başarının sırrı 1000 saatten geçiyor
Düzenlenen sınavların ardından en başarılılar sıralamasına giren öğrencilerin; farklı şehirden, farklı kültürden, farklı yaşam biçimlerinden gelmelerine rağmen aynı yöntemi, yani ‘1000 saat çalışma’ sürecini tamamladıklarını vurgulayan Yıldırım, “Bir öğrenci bütün bir yıl boyunca toplamda ders saatinin dışında; evde ve kütüphanede, 1000 saat kendi kendine ders çalışırsa; o öğrenci kendi kendine o sistemi aşıyor. Sır bu... Günlük bir saat çalışmayı kendinize ilke edinin. Bu bir saatin ilk 15 dakikası tekrardan oluşsun. Asosyal olmayın. Her gün bir hikaye okuyun.
Masanın üzerinde dersinizle ilgili her şey olsun, cep telefonun sesini ve interneti kapatın. Başarılı öğrencilik hayatının ardından istedikleri fakülteleri kazananlar gibi, matematik çalışmayı bir sistem haline getirin. İlk aşamada matematik kitabından, o gün hangi konu öğrendiyseniz renkli kalemlerle sanki ilk defa okuyormuş gibi altını çizin, konulara göre renk belirleyin. Sizi ilgilendiren bir konuysa kırmızıyı, rahatladığınız konuysa yeşili, çok ciddi bir konuysa maviyi kullanabilirsiniz siz de. Öğrenmede sol beyin ve sağ beynin aktif olması diye bir durum var. Sol beyin olmazsa konuşamazsınız, matematik işlemi hiç yapamazsınız, bir konunun neden-sonuç ilişkisini hiç anlayamazsınız. Sağ lobunuz olmazsa bir konunun mantığını algılayamazsınız, rengi ve biçimi keşfetmemizi sağlayan sağ beynimizdir. Asla konu öğrenildikten sonra soru bankası açılıp soru çözülmez. Çünkü üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci asla ve asla bu teknikte çok fazla başarı elde edemez. Gerçek hayat şunu söylüyor; konuyu öğrenmekle soru çözmek iki farklı öğrenme cihazıdır. Konuyu öğrenebilirsiniz ama soru çözmek ayrı bir sanattır. ‘Çok iyi öğrendin, niye soruda yanlış çıkıyor?’ Demek ki ikisi de ayrı hamaratlık istiyor. Çözümlü soru örneklerini açıp adeta onları kağıda kopyalayacaksınız. Daha sonra test sorularına geçiniz.”
Toplam 40 bin soru çöz
Sosyolog Sevgi Alis Yıldırım, üniversite sınavına hazırlık sürecinde ‘başarının’ sağlanmasına yönelik ilginç bir de saptamasını öğrencilerle paylaştı:
“Üniversite sınavına hazırlık sürecinde toplam 40 bin soru çözülmesi gerekiyor. Şimdiden çalışmalarınıza başlayın. Yanlış yaptığınız soruları bir deftere not edin, ay sonunda tüm o sorulardan tekrar kendinizi sınav yapın. Böylelikle 4 yılın ardından üniversite sınavında karşınıza çıkacak eleme soruları bile sizin rahatlıkla yapacağınız hale gelecektir.”
Temsil sistemlerine göre, kişilerin hangi yöntemleri kullanarak çalışırsa daha başarılı olacağını da aktaran Yıldırım, yapılan araştırmalar sonucunda ortalama her on kişiden altısının görerek daha iyi öğrendiğine dair bir bilgi elde edildiğine dikkat çekti. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Temsil sistemlerine göre öğrenciler nasıl ders çalışmalı? Yani, görsel, işitsel ve kinestetik (dokunsal) kişiler nasıl yöntemlerle daha başarılı sonuçlar elde edebilirler, onu ayırt etmenizi istiyorum. Hepiniz aynı anda görüp, aynı anda dinleyip, aynı anda uygulayarak öğreniyorsunuz. Ancak görsel, işitsel veya kinestetik özelliklerimize göre algılamamız ve odaklanmamız farklı yöntemlere ihtiyaç duyuyor.”
gelişen inşaat sektörüne paralel olarak cama yönelik talebin de arttığını sözlerine ekledi.